19 Nisan 2012 Perşembe

Adana Kebap...

Havaların iyice ısınmaya başladığı şu günlerde benim gibi piknik yapmak isteyenlerin çokluğunu düşünüp evde kattığımız kıyma ile kebap tarifini vereyim dedim. Beni bilen bilir pek dışarıda yemem. Özellikle kalabalık olduğumuzda kendim evde katıp götürürüm. Hem daha lezzetli ve sağlıklı hem de maddi olarak çok daha ekonomik oluyor... :)

Öncelikle et tercihimizi koyun etinden yana kullanmak gerek. Çünkü koyun eti daha yağlı olduğu için daha lezzetli olacaktır. Ayrıca içine et çekilirken %10-15 oranında kuyruk yağı eklenirse hem pişmesi bakımından hem de lezzeti bakımından daha iyi sonuç verir. Bizim memlekette zırh diye yuvarlak ve büyük bir bıçak var. Bu bıçak ile el kıyması yapıyoruz biz bazen. O zaman et makinadan çıkmadığı için kaliteli oluyor.
Malzemeler:
1 kg kıyma
Yarım bağ maydanoz
1 yemek kaşığı isot
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
3-4 diş sarımsak
Mangal kömürü :)

Yapılışı:
Önce kıymanın içine tuzunu ve biberini atarak yoğururuz. Soğan, sarımsak ve maydanozu ince ince kıyarız. Onları da katarız. Hepsini kattıktan sonra ince Adana kebap şişine bir elimizi suya batırarak avuç içi dolusunca et alınarak baş parmağımız ile hafif bastıra bastıra şişe elimizdeki eti yayarız. Daha evvelden kaydığımız kömürün üzerindeki alev sönmüş kor ateş olan kömürün üzerine şişleri dizeriz. Sık sık çevirmemiz gerekiyor. Çünkü etin bir kenarı pişince başlıyor şişten etler dökülmeye. O nedenle ateşi gören taraf hemen çevirilecek. Ve bir süre etler donana kadar böyle devam edecek.

Ayrıca ben kebabın yanına salata olarak kıyılmış soğan salatası yapıyorum.

Afiyet olsun. :)

17 Nisan 2012 Salı

Bayat Ekmek İsrafına Son "Ekmeğimi Seviyorum."

Bayat ekmek israfına son.
Bizler EKS Yemek Blogları platformu olarak ,ekmek israfına dur diyoruz. Ülkemizde her sene 44 milyar ekmek üretiliyor ve bu ekmeklerin 4 milyarı ne yazık ki israf ediliyor.Ekmek israfının günlük maliyeti ise tam olarak 2.6 milyon lira.İstanbul Halk Ekmek A.Ş. Edirnekapı İşletme Müdürü Abdullah Arslan’ın TBMM sunduğu yazılı rapora göre; günlük üretilen 120 milyon ekmeğin 12 milyonu çöpe atılıyor.Yani her 10 ekmekten biri israf ediliyor.Ülkemizde her sene israf edilen ekmeklerle 60 tane hastane,180 tane okul inşa ettirebileceğimizi biliyor muydunuz?

İsraf Önlenebilir

Ekmek israfının önüne geçmek ve bu vesile ile milli servetimizin kaybolmasını engellemek, basta evlerde ev hanımları olmak üzere,okullar,hastaneler,yemekhanesi olan iş yerleri,askeri tesisler gibi  bütün toplumumuzun farklı kesimlerinin dikkat etmesi gereken bir konudur.Bu konuda halkımızı ve işletmeleri bilinçlendirme çalışmalarının kesintisiz sürdürülmesi gerekmektedir.
EKS Yemek Blogları Platformu
EKS Yemek Blogları Platformu üyeleri olarak bizler;Şefimiz Eyüp Kemal Sevinç önderliğinde bu konunun takipçiliğini üstlendik.15/04/2012 Pazar günü bu konuyla ilgili baslattığımız çalışmalarımızın bir kısmını EKS Mutfak Akademisi’nde yaptığımız etkinliğimizle gerçekleştirdik.Bu etkinlikle , Show Tv Ana Haber Bülteni’ne haber olarak girişimimizi bütün Türkiye ile paylaştık.Her blog yazarı  kendine özel reçetelerini  uygulayarak bayat ekmeklerden;mantı,kek,içli köfte,pizza gibi yiyecekler yapılmasının mümkün olduğunu gösterdi. Ülkemizde bu konuda kamuoyunun dikkatini çekmek,bayatlayan ekmeklerin değerlendirilmesi konusunda halkımızı bilinçlendirmek ,bayat ekmek kullanarak geliştirdiğimiz reçetelerimizi paylaşmak,yeni cözüm yolları üretmek ve ekmek israfına yol açan olası sebeplere karşı toplumumuzu  uyarmak amacıyla yaptığımız çalışmalar çoğalarak devam edecek.

Ekmek israfının önüne geçerek milli servetimize katkıda bulunmak  için herkesin dikkatini bu konuya çekmek istiyoruz.Ekmek israfını önlemek için önce kendi evlerimizde basit önlemler alabilir ve ekmekleri israf etmek yerine;

    • İhtiyacımız dışında alınan,elimizde kalan ekmekleri ihtiyac sahipleri ile paylaşabiliriz.
    • Onları farklı formatlara sokarak farklı menülerde değerlendirebiliriz.
    • Hayvan dostlarımızın da dışarıda aç olduğunu bilerek onlarla paylaşabiliriz.

Bizler çevremizi ekmek israfı konusunda duyarlı davranmaya davet ediyoruz…

9 Nisan 2012 Pazartesi

Tavuklu Ispanaklı Yoğurt Çorbası...

Bu dönemlerin en çok bulunan ve lezzetli bitkilerinden ıspanak. Geçen gün azıcık ıspanağım vardı. Anneme sordum bunu tarif etti ve bayıldım lezzetine. Çok ıspanak olursa elimde el açma börek, az olursa bundan sonra yoğurtlu çorbasını yapacağım. Yiyenler vardır ama ben ilk kez yedim ve yemeyenler için paylaştım. :)


Malzemeler:
• 300 gr ıspanak
• 2 tepeleme yemek kaşığı pirinç
• 1 tane Keskinoğlu tavuk budu
• 1 kase yoğurt
• 1 yemek kaşığı un
• Tuz
• 1 çimdik karabiber

Yapılışı:
Bir tencereye tavuk budunu haşlarız. Budu suyun içinden çıkarıp bir tabak içinde didikleriz. Suyun içine pirinci atarız. Piştikten sonra ıspanağı atıp 2 dk. kadar kaynatırız. Didiklediğimiz tavukları içine atarız. Bir kapta yoğurdun içine 1 kaşık un atarak çırparız. Sonra tavuk suyundan az az alıp çırpmaya devam ederiz. Sonra tencereye aktarıp 1 dk kadar kaynatırız.

Afiyet olsun.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Kaymaklı Kadayıf...


Oldum olası tatlıyı sıcak sevmişimdir. Buna sütlaç dahil. :)) Kaymaklı kadayıfta sıcak sunumlarımdan. Kadayıf ve künefe sevenlere ekstra bir lezzet. :)

Malzemeler:
Kaymağı için:
5 tatlı kaşığı irmik
1/2 litre süt

Şerbeti için:
3,5 su bardağı su
3,5 su bardağı şeker
Çeyrek limon

Kadayıf hamuru için:
400 gr taze tel kadayıf
100 gr tereyağı
İsteğe göre üzerine antep fıstığı

Yapılışı:
• Kaymağını yapmak için irmik ve sütü bir tencerede soğukken karıştırıp ocakta kaynamaya bırakırız. Kaynayıncaya ve katılaşıncaya kadar pişiririz. Ocağı kapatır soğumaya bırakırız.

• Şerbeti için malzemeleri ocağa koyup kaynamaya bırakırız. 5-6 dakika kaynadıktan sonra kaşıkla damlata damlata son damlaya kadar bekleriz. Eğer düşen damlalar hafif sünüyorsa şerbet olmuş demektir. Hemen ocağı kapatırız.

• Kadayıf için tereyağını pişireceğimiz tepsiye elimizle her tarafına eşit gelecek şekilde süreriz. Sonra kadayıf hamurunu kesme tahtasında ince ince doğrarız. Öncelikle aldığımız kadayıf hamuru taze olmalı. Yoksa istenilen sonucu alamayız. Kestiğimiz hamurun yarısını tepsiye eşit miktarda dizip arasına kaymağı yine eşit şekilde yayarız. Sonra geriye kalan yarısını tepsiye yayarak eşit gelecek şekilde dağıtırız. İki elimizi birleştirip hamuru bastırırız. İyice bastıralım ki dağılmasın. Bu işlem çok önemli. Önceden ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiririz. Daha sonra tepsinin aynı büyüklüğünde bir tepsi alıp fırından çıkardığımız tepsinin üzerine kapatırız. Dağılmasına izin vermeden bir çırpıda tepsiyi ters çevirip pişirdiğimiz aynı tepsiye tekrar koyarız. O yüzününde iyice kızarması gerekiyor çünkü… Sonra şerbeti fırından çıkardığımız tepsiye döküp 5 dk bekleyip şekeri çektikten sonra istediğimiz şekilde keserek sıcak servis yaparız.

Afiyet olsun. :)

Bunları biliyor muydunuz?


• Yemeğe tuz ile başlanırsa beyin tarafından gönderilen bir uyarı sayesinde, midede mukus denilen sindirimi kolaylaştırıcı bir tabaka oluşturduğunu ve midenin sindirime hazırlıksız yakalanmasını önlediğini…

• Yemek yerken yerde oturarak sol ayağı katlayıp sağ ayağı karna çekerek oturulup yenildiğinde, su ile doldurulmuş balon şeklinde olan midenin çıkış kısmını kapatarak yenilen gıdanın tam sindirilmeden bağırsaklara kaçmasını önleyeceğini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek çok fazla yemeden kalkılacağını…

• Yemek yerken yemeğin ortasında su içildiğinde içilen suyun yenilen gıdaların sindirilmesine, gerekli vitaminlerin emilmesine katkıda bulunduğunu ve midede doygunluk hissi vererek az yemeye vesile olduğunu…

• Oturularak ve en az 3 yudumda içilen su, dil ve ağız bölgesinde daha fazla duraksadığından tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini artırıp anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını artırarak ağız ve diş sağlığına katkıda bulunduğunu..

• Uyurken sağ yana dönüp yatıldığında solda olan kalbimizin daha rahat çalışmasına neden olarak, kalbi yormadan dinlenmiş bir vaziyette kalkılabileceğini…

• Tuvalete girerken sol ayakla ilk adım atıldığında kaygan olan zeminde ayağın kayması durumunda sola göre daha güçlü olan sağ ayağın düşmeyi engelleyerek vücudu dengelediğini..

• Banyo yaptıktan sonra ayaklara soğuk su dökmenin kan dolaşımını hızlandırıp sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunu artırarak tansiyon düşüklüğünü önlediğini ve savunma mekanizmasını güçlendirdiğini…

• Kesintisiz uyunan uzun gece uykularının, damarlarda vazodilatasyona neden olduğunu, uyku ortalarında kalkıp el yüz yıkamak (ör: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanın (ör: teheccüd namazı) vazodilatasyonu engellediğini ve daha zinde kalkılabileceğini…

• Bütün bunların, 1500 sene evvel Peygamberimiz (sav) in yaptığı ve ümmeti için de tavsiye ettiği sünnet-i seniyyeler olduğunu biliyormuydunuz...?

Aya Köftesi...

Yöremin en sevdiğim yemeklerindendir. Özellikle annem doyurucu olduğu için çok tercih ederdi. Hem yapılışı kolay hem de benim için lezzetli bir yemek. Koşup oynayıp tekrar tekrar yerdim. Hala da çok sık yapar ve yerim. Uzun otobüs yolculuklarımızın en temel yemeklerinden. :))

Malzemeler:
1/2 kg ince bulgur
250 gr dövülmüş yağsız kara et
2 yemek kaşığı un
1 çay bardağı pulbiber (isot)
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
Çok az tarçın.

Yapılışı:
Geniş bir yoğurma tepsisinde bulgur, kıyma, un ve tüm baharatlar atılarak yoğurulur. Köfte kıvamına gelecek şekilde azar azar su eklenerek yoğurulur. Bir kaba el batırmak için su konulur. Daha sonra ceviz büyüklüğünde bir parça alınarak yuvarlanır. El ayasının içine oturtularak iki elin birbirine vurulması suretiyle (iki elin ayası arasında sıkıştırılarak) kenarları düzgün olacak şekilde teker teker açılır. Derin bir tencerede bol sıvı yağ içine yavaşça bırakılıp kızarıncaya kadar pişirilir. Kevgir yardımıyla tepsiye konur. Sıcak servis yapılır.

Afiyet olsun. :)