25 Şubat 2013 Pazartesi

Mmy Tantuni blogger etkinliği...

Benim annem doğma büyüme Mersin'li. Küçüklüğümden bu yana gidip yediğim bu lezzeti yine Mersin'de yetişmiş, oranın birebir damak tadını İstanbul'a taşıyan Mmy Tantuni ile blogger etkinliğinde bir kez daha tattım. Mmy Tantuni'nin Genel Müdürü Yıldırım Şimşek ile gerçekleştirdiğimiz bu etkinlik son günlerin en lezzetli etkinliği idi benim için... Fotoğraflardan da anlaşılacağı gibi özel bir tadı olan tantuninin özel bir sunumu var. Domates, yeşillik, soğan ve biberle soslanmış malzemenin etin yağına batırılmış ekmeğin içine konup servis edilmesi en cezbedici yönü. Tabi tüm personelin güler yüzü bu günümüze büyük katkısı oldu.
Tantuni ustası

Kabak tatlısı ve ayva tatlısı...
Blogger dostlarım.. :)
TANTUNİ: Arap kökenli bir kelime olup Akdeniz bölgesinin Mersin iline ait yöresel bir yemektir. Dana tranç etinin yağsız ve sinirsiz hale getirilip, küçük küçük doğranıp haşlandıktan sonra terbiye edilip son olarak da soğan, domates, maydanoz, ayçiçek yağı ve baharatlarla harmanlanıp DÜRÜM, YARIM EKMEK veya arzu edildiği şekilde sunulan bir yemektir.

MMY Tantuni Değerleri
• Güvenilirlik ve Deneyim,
• Temizlik ve Hijyen
• Yüksek sorumluluk duygusu,
• Kalite bilinci,
• Sürekli gelişim inancı,
• İş ahlakına bağlılık,
• Müşteri beklentilerini aşan katma değerli iş birliği değerlerine sahiptir.

MMY TANTUNİ'yi tanıyacak olursak; 1998 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Bir aile yapılanmasına sahip olan firma MMY Tantuni ismini yönetim kurulu başkanı Mevlüt ŞİMŞEK’in çocukları olan Muhammet, Mert ve Yağmur’un (MMY) baş harflerinden almıştır... Bugün büyüyen ve güçlenen yapısıyla MMY Tantuni, 5 şube ve 50 personeli ile İstanbul’da tantuninin idolü olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Sahip olduğu yenilikçi ve atılımcı ruh ile MMY Tantuni, rekabeti arttırıcı bir misyon üstlenerek sektöre canlılık kazandırmaktadır.
Bizlere bu günü yaşatan başta Yıldırım Bey olmak üzere tüm Mmy Tantuni personeline çok teşekkür ederim...

facebook.com/tantunimmy
twitter.com/mmytantuni
facebook.cm/sansliKonuk
twitter.com/sansliKonuk

Merkez: Cemal Ulusoy Caddesi Basın EkspresYolu No: 21 ( BP Benzin istasyonu içi) Yenibosna
Şube: Starcity AVM içi Yenibosna
Şube: Airport AVM içi Çobançeşme- Yenibosna

24 Şubat 2013 Pazar

Limon Soslu Karnıbahar Salatası...

Şimdi sizlere bir tarif vereceğim. Fakat bu tarifin ismi falan yok. Üzerine limonlu bir salata sosu koyduğum için limon soslu karnıbahar dedim. Lezzeti çok güzel ve bir o kadar sağlıklı bir garnitür olabilir... Bu yemeği yapmamın en büyük nedeni 5 yaşındaki yeğenimin çok ciddi bir yemek seçici olmasının yanında bu yemeğe bayılması. Annelere şiddetle tavsiye edilir. :)

Malzemeler:
1 adet karnıbahar
3-4 diş sarımsak
1 büyük boy limon
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı tepeli isot (pulbiber)
1 çimdik tuz


Hazırlanışı:
Karnıbaharı istediğimiz boyutlarda böleriz. Bir tencere içine koyarak kaynadıktan sonra 5 dk kadar pişiririz. Patates gibi çatal batırınca girmeli fakat dağılmayacak kadar pişmesi gerekiyor. Karnıbaharlar haşlanırken sarımsağı ince kıyarız. Bir kase içerisinde sarımsağın üzerine limon ve tüm baharatları atarak karıştırırız. Haşlanan karnıbaharı kevgir ile sudan süzerek çıkarıp servis edeceğimiz büyük bir kaba koyarız. İsteyen kişi sosa batırarak isteyen fotoğraftaki gibi karnıbaharın üzerine kaşıkla dökerek tüketebilirsiniz.

Afiyet olsun...

23 Şubat 2013 Cumartesi

Riso Nero Aşk Risottosu...

Workshoplar benim için yeni yemekler öğrenmek ve deneyim kazanmak için inanılmaz güzel ortamlar. Bu yemekte benim ikinci kez yaptığım bir tarif. Öncekinden farkı siyah pirinç ile olması. İlk kez yediğim bu tarifi sizinle paylaşmak istedim...
Malzemeler:
500 gr siyah pirinç
1 baş orta boy beyaz soğan
1 çay bardağı üzüm veya elma sirkesi
4-5 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı tuz

Üzeri için:
2-3 tane çeri domates
150 - 200 gr parmesan peyniri
1/2 çay kaşığı karabiber
3 dal taze kekik
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı deniz tuzu
250 gr krema


Sebze suyu için:
3 dala kereviz sapı
2 tane orta boy havuç
1 sap pırasa
1 sap rezene
2 dal biberiye
2 dal taze kekik
2 yemek kaşığı zeytinyağı
2 litre su


Malzemeler:
• Önce risotto için sebze suyunu hazırlamamız gerekiyor. Sebze suyu için gerekli tüm malzemeleri yıkadıktan sonra iri doğrayıp zeytinyağı ile birlikte tencerede kokusu çıkana kadar kavururuz. Üzerine suyunu ekleyip kaynamaya bırakırız. Kaynadıktan sonra altını kısıp 30 dakika kadar pişiririz.

• Çeri domatesleri zeytinyağı, deniz tuzu, kekik ile 180 C fırında 8 dk hafif yumuşayana üzeri çatlayana kadar fırınlarız.

• Risotto için; sıçan dişi denen boyutta küçük küçük doğrayarak orta ateşte pembeleşinceye kadar kavururuz. Üzerine pirinci ekleyip 4 dakika kadar çeviririz. Sirkeyi ekleyip iyice çekene kadar kavurmaya devam ederiz. Önceden kısık ateşte bıraktığımız sebze suyunu yavaş yavaş risottoya ekleyerek karıştırırız. Her suyunu çektikçe 1 kepçe ekleriz ve sürekli karıştırırız. Bu işlem yaklaşık 1 saat sürer. Risottoda çok az su kaldıktan sonra üzerine tereyağı ve parmesanı ekleriz.

• Servis ederken tabağa koyduğunuz risottonun üzerine 2 yemek kaşığı krema ve fırından çıkardığımız çeri domatesleri koyup süsleriz.

Afiyet olsun. :)

21 Şubat 2013 Perşembe

Taze Baharat Marineli Izgara Bonfile...

Böyle bütün bonfile tarzı et yemeyi sevmezdim. Doors Akademi'de öğrendiğim bu tarifi sizlerle paylaşmak istedim. Gerçekten çok lezzetli oldu. Tavsiye ederim. :)

Malzemeler:
200 gr bonfile et
4 dal taze keki
4 diş sarımsak
1 yemek kaşığı tane karabiber
1/2 su bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı deniz tuzu

Hazırlanışı:
Sarımsağı soyup ince kıydıktan veya dövdükten sonra bonfile etimizi tuz hariç öteki malzemelerle ve kıydığımız sarımsak ile 1 saat kadar geceden terbiyeleriz. Marine ettiğimiz (terbiyelediğimiz) bonfileyi pişirmeden yarım saat evvel her iki tarafını iyice tuzlarız. Ocağa pişireceğimiz dökme demir tava ya da ızgarayı koyarak iyice ısıtırız. Biliyorsunuz eti soğuk tavaya koyarsak kurur. Sıcak tavaya koyarsak et suyunu çeker ve lezzetsiz ve kuru bir ete sahip oluruz. Isıttığımız tavaya bonfilemizi koyarız. Her iki tarafını 3'er dakika kadar pişiririz. Sonra ocağı kısarak istediğimiz pembeliğe gelecek kadar pişiririz. Sonra önceden 180 C ısıtılmış fırında da pişirebiliriz. İsteğe ve zevke göre az pişmiş için yaklaşık 5-7 dk, orta pişmiş için 13-15 dk, iyi pişmiş için ise yaklaşık 20-25 dk pişirmeniz yeterli olacaktır. Fırından çıkardıktan veya ocakta pişirdikten sonra bıçakla istediğimiz kalınlıkla doğrayıp servis yaparız. Ben yanına siyah pirinçle yapılmış risotto ile servis yaptım. Servis size kalmış. :)

Afiyet olsun...

Kuru Fasülye...

Lise yıllarımdan kalma bir hikaye anlatayım. Bir arkadaşım bir dersten sınıfta kalıyordu. Hoca çağırmış. Maksat sınıf atlatmak. Sormuş; "Kuru fasülyenin yanına soğan mı gider turşu mu?" Demiş "Soğan". Tamam demiş geçmiş sınıfı. O kadar. Bizim insanlarımızın üzerinde o kadar büyüktür kuru fasülyenin yeri. :))

4 yıllık bloğumun içinde birçok yöresel tarifim var. Fakat geçtiğimiz gün baktım bizim her yöremizin asli yemeği olan kuru fasülye tarifini eklemediğimi farkettim. Ve birçok mutfağın baştacı. Ben küçükken beğenmezdim sanki basit bir yemek gibi gelirdi. Gün geçip büyüdükçe ne kadarda sağlıklı ve lezzetli bir yemek olduğunu farkettim. :) Yanına turşu veya soğanla servis yapılabilir.

Malzemeler:
1/2 kg kuru fasülye
300 - 350 gr kuşbaşı et
1 baş kuru soğan (küçük boy ise 2 adet)
1 yemek kaşığı domates salçası
1/2 tatlı kaşığı tuz
1/2 tatlı kaşığı pulbiber
1/3 çay kaşığı karabiber
3 yemek kaşığı zeytinyağı


Yapılışı:
Fasülyeleri geceden ıslatılırız. Kuşbaşı eti istediğimiz boyutlarda doğrayarak düdüklü tencereye koyarız. Zeytinyağı ekleyerek etlerin rengi dönecek şekilde çeviririz. Soğanları yemeklik doğrayıp tencereye etlerin üzerine koyarız. Az dolandırdıktan sonra üzerine domates salçasını ekleyerek birkaç dolandırırız. Etler pembeleşmeden yani tam pişmeden üzerine 2 litre kadar su ekleyip baharatlarını atarak düdüklüyü kapatırız. Yaklaşık yarım saat kadar ses çıktıktan sonra ocağı kapatıp usulünde tencerenin kapağını açarız.

Sonra ocağı tekrar yakıp tencerenin içine suyundan süzerek fasülyeleri atarız. Fasülye eğer kaliteli ise yaklaşık 30 dk kadar daha pişiririz.

Zevkine göre içine sucuk veya pastırma konularakta tadı özelleştirilebilir.

Afiyet olsun. :)

18 Şubat 2013 Pazartesi

Aşk'ın Bahçesinde Pril'le Sevgililer Günü workshop...

12 Şubat günü Pril ile Aşk'ın bahçesinde sevgililer günü konseptiyle workshopa sevgili Med Partners Müge Akay hanımın daveti ile katıldım. Doors Akademi'de gerçekleşti. Fakat ben hiç bilmiyordum. O gün işlerim o kadar yoğundu ki fakat kaçırmamalıydım. 3,30'da çıkmama rağmen 2-3 vasıta değiştirmeme rağmen Eminönü'nden Çağlayan'a 5'te varamadım. Yaklaşık 15 dk bir gecikme ile sunum başlamadan yetişmiş oldum şükür. :) Müge hanımın sıcacık karşılamasının ardından çalışacağım masama yerleştim.
Pril Marka müdürü Behçan Sayıner anlattığı ve benimde kanaat getirdiğim Pril'in yeri ürünü gerçekten çok farklı. Ben uzun zamandır bulaşık makinama sıvı bir deterjan arıyordum ve bunun rastgele marketten tercih edilmiş bir ürün olmasını istemedim. Açıkçası denemeden de bu yazıyı yazmak istemedim. Nar aromalı bu ürün gerçekten sıkıştırılmış küp toz bulaşık deterjanlarla kıyaslandığı zaman kalite ve sonuç bakımından çok farklı. Sonuç mükemmeldi. Özellikle mutfağımın ışığında baktım hiçbir leke vs yoktu. Biliyorsunuz su lekesi vs çok oluyor. Özel parlatıcı ve tuz kullanmak gerekiyor. Cam koruma ve düşük ısı da etkin oluşu gerçekten çok iyi.

İçeri girdiğimde büyük oranda gelenlerin tanıdığım yüzler olduğunu farkettim. En büyük sürpriz İzmir'den uzun zamandır takipleştiğimiz blogger dostlarımın olmasıydı.
Endinin Mutfağı, Pembe Kekik, Ihlamurcum ve ben :)
Benden hemen sonra gelen papatya prenses ile bir ekip oluşturup şeflerimiz (Şef İdil Şanal ve Şef Tayfun Doğutürk)’ün tarifi ve önümüzdeki reçetelerle birlikte yemekleri yapmaya koyulduk.
Şefimizin özenle sevgililer günü üzerine tercih ettiği menü hem yapımı kolay hem de çok lezzetliydi. Tariflerini gün be gün sizlerle paylaşacağım. :)


Blogger arkadaşlarımla gün sonunda yaptıklarımızı yedik. :)
Benim aslan yeğenim. Halası için heveslenip poz verdi. :)

Bu güzel gün ve hediyeler için Med Partner ajansın tüm ekibine, bizleri ağırlayan Doors Akademi'ye çok teşekkür ederim. :)

14 Şubat 2013 Perşembe

Renkli Biberli Rulo Levrek

Bildiğiniz üzere workshop'lara katılıyorum. Bir süre önce bu yemeği yapmasını orada öğrenmiştim. Sizinle tarifini paylaşmak istedim. Zira benim gibi balığı kızartma ya da buğulama şeklinde seven biri için oldukça farklı bir pişirme şekli.. :)
Malzemeler:
1 adet levrek fileto
1/4 adet renkli biberler (kırmızı, sarı, yeşil)
1/4 adet soğan (küp küp doğranmış)
1 çay bardağı sirke (üzüm, elma farketmez)
1 diş sarımsak
1 dal taze kekik
1 adet defne yaprağı
3 küp tereyağı (yaklaşık 1 yemek kaşığı)

Hazırlanışı:
Levrek balığını ortadan ikiye ayırdıktan sonra derisini de etinden ayırırız. Yani fileto haline getiririz. Balıkçılara da yaptırabilirsiniz. Tercih sizin. :) Jülyen yani şerit şeklinde doğradığımız biberleri tereyağıyla birlikte tavada az soteleriz. Diri kalması gerekiyor biraz. Sonra levreğin içine koyarak balığı sararız. Soğanları küp doğradıktan sonra bir tavada biraz tereyağı koyarak şeffaflaşana kadar pişirerek önceden dövdüğümüz veya kıydığımız sarımsağı, kekiği ve defne yaprağını en sonra sirkeyi ekleyerek yüksek ateşte 1 dakika kadar çeviririz. İçine levreği yavaşça dağılmadan koyarak içindeki soğanlı sosu sürekli balığın üzerine kaşıkla devamlı üzerinde gezdiririz. Çünkü balık yüksekte kalıyor sos ise alçak. Balığın her yerinin eşit şekilde pişmesi için bunu böyle yapmamız gerekiyor. 

Harika bir sunum ve yemek bence. :)

Afiyet olsun.